Alerjik Rinit Nedir? Alerjik Rinit Tanı ve Tedavisi

Yayın Tarihi : 2017/02/05 16:19 • Güncelleme Tarihi : 2017/02/05 16:19 •
Alerjik Rinit Nedir ve Belirtileri Nelerdir?Alerjik rinit, burunmukozasında, alerjen teması ile meydana gelen, IgE aracılı inflamasyonun doğalklinik sonucu olarak ortaya çıkan semptomatik bir hastalıktır
Alerjik Rinit Nedir? Alerjik Rinit Tanı ve Tedavisi

Alerjik Rinit Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Alerjik rinit, burunmukozasında, alerjen teması ile meydana gelen, IgE aracılı inflamasyonun doğalklinik sonucu olarak ortaya çıkan semptomatik bir hastalıktır.  Hastalıkgeleneksel olarak rinit olarak adlandırılsa da sıklıkla üst solunum yolununtamamını ve konjunktivayı, bazen de alt solunum yollarını kapsar. 
Alerjik rinitin kardinalsemptomları hapşırma, burun kaşıntısı, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı’dır.Bununla birlikte hastalarda gözde sulanma ve kaşıntı, uyku ve konsantrasyon bozukluğu,post nazal akıntı, öksürük, sık boğaz temizleme, baş ağrısı, halsizlik ve kokukaybı gibi şikayetlerde görülebilir.
 

Hastalık Hangi Sıklıkla Görülmektedir? Risk Faktörleri Nelerdir?

Alerjik rinit küresel birsağlık problemidir. Tüm dünyada yaklaşık olarak 800 milyon kişiyi etkilediğibilinmektedir.
Alerjik rinit insidansının
ABD’de erişkinde %10 ile %30 arasında olduğu,çocuklarda ise oranın %40'a kadar çıktığı bilinmektedir. Avrupa ülkelerinde buoran %25 civarındadır.
Ülkemizde ise yapılan farklı çalışmalarda Alerjik rinit oranı%9.7 ile 37.7 arasında bulunmuştur. Ortalama olarak %20 civarında olduğudüşünülmektedir. Alerjik rinit görülme oranı çocuklar ve genç erişkinlerde dahayüksekti
r.
Alerjik rinit gibiatopik hastalıkların bir çok genetik ve çevresel faktörlerle bağlantısı vardır.Alerjik rinit gelişimindeki en güçlü risk faktörü aile hikayesidir. Her ikiebeveynde eğer atopik ise çocukda atopik hastalık gelişme riski %50 civarındadır.Her iki ebeveynde de atopi yoksa bu risk %13’e kadar düşmektedir. Sadeceebeveynlerden birinde atopi mevcutsa oran %30 civarındadır.
Alerjikhastalıkların gelişmesinde doğum ayı’da rol oynar. Ağustos ile Ekim ayıarasında doğan çocuklarda Alerjik rinit insidansının daha yüksek olduğusaptanmıştır. Yine erkeklerde Alerjik rinit insidansı daha yüksektir. Havakirliliği ve sigara dumanına maruz kalmak, atopik hastalık riskini arttırır. Kişilerinbeslenme alışkınlıkları da, alerjik hastalıkların gelişiminde rol oynar.Yiyeceklerdeki koruyucu maddeler ve gıda boyaları, sodyum alımının artmasıbalık, sebze ve meyve alımının azalmasının alerjik hastalıkların prevalansınıarttırdığı saptanmıştır.
Yine çocuk obesitesinin de atopik hastalıklarıninsidansını ve astım sıklığını arttırdığı belirlenmiştir. İlginç olaraksosyoekonomik seviyesi ve eğitimi yüksek olan ailelerde Alerjik rinitli çocukgörülme oranı daha yüksektir. Ev tozu akarları ile hayatın ilk dönemlerindekarşılaşmanın alerji ve astım gelişimi için bir risk faktörü olduğubelirlenmiştir. Çocukluk çağında sık enfeksiyon geçirenlerde, kreşe gidenlerdeve kalabalık ailelerde Alerjik rinit görülme sıklığı daha düşük olarakverilmektedir.

Alerjik Rinit Tanısı NasılKoyulur?

Alerjik rinit tanısı tipiksemptomların hikayesi ile tanı testleri arasındaki uyuma bağlıdır. Tanıdaalerji testleri önem taşır. Ancak, tanı koymak için tek başına yeterlideğildir.
Pozitif test, klinik öykü ile mutlaka desteklenmeli ve uyumluolmalıdır. Bazı durumlarda test sonucu negatif ise öykü ve semptomlar şiddetlealerjik riniti destekliyorsa hastaya provokasyon testleri yapılarak tanıyıdesteklemek gerekir.
Hastanın öyküsünde ana semptomlar olan hapşırık, burunakıntısı, kaşıntı ve burun tıkanıklığı bulunması bizi tanıya yaklaştırır. Fizikmuayene de Alerjik rinitli hastalarda
konkalar ödemli, soluk, morumsu olarak izlenir. Her ikinazal kavitede  seröz akıntı mevcuttur.
Hastalarda burundaki kaşıntı ve akıntıya bağlı olarak  devamlı burun ucunu yukarı doğru sıvazlama(alerjik selam) sonucu gelişen, supratip çizgisi (burun ucunun hemen üzerindeyatay çizgi) izlenebilir. Burun tıkanıklığı nedeniyle ağız solunumu sıktır.
Venöz staza bağlı alt göz kapağı altında hemosiderin birikmesine bağlı olarakkoyulaşma izlenebilir (alerjik şhiner). Müller adelesinin devamlı spazmınabağlı olarak, alt göz kapağında yatay çizgiler (Dennie-Morgan çizgileri) görülebilir.
Konjunktival hiperemi, gözyaşı salgısında artış, tarsal konjuktivada papillerhipertrofi olabilir. Alerjik rinitli hastalarda tonsillerde hipertrofi vefarinks arka duvarında lenfoid hipertrofiye bağlı kaldırım taşı manzarasısaptanabilir. Alerjik rinitli hastalarda adenoid vegetasyon görülme sıklığıyaklaşık iki kat daha fazladır.

Alerjik rinitinileri tanısında kullanılan testler, cilt testleri, nazal provokasyon testleri,laboratuvar testleri ve nazal yaymadır. En sık olarak kullanılan test, basit,ucuz, kolay uygulanır ve güvenilir olması gibi avantajları nedeniyle prick(delme) testidir. Eğer hastalar derinin cevabını azaltacak ilaçlar alıyorsa,herhangi bir deri hastalığı varsa, test yapılan kişide anaflaksi riski varsaveya hasta deri testine koopere olamıyorsa, kanda serum spesifik IgE ölçümüyapılabilir. Alerjik hastaların yaklaşık %50 sinde total Ig E ölçümü normal olabilir. TotalIgE miktarı yüksek olup hasta da atopi olmayabilir. Total IgE seviyesi viralenfeksiyonlarda, sigara içenlerde, lenfomada ve parasitozda artar. Yapılançalışmalarda Total Ig E miktarı10 IU/ml’nin altında olduğu durumlarda kişideatopi olma ihtimalinin %33 civarında olduğu, bu değerin 400 IU/mL seviyesininüzerine çıktığı durumlarda ise atopi oranının %99’a kadar yükseldiği tespitedilmiştir. Nazal yayma  da eozinofilmiktarının %20 nin üzerinde olması, yada mast hücresi miktarının %3 den fazlaolması tanıda alerjik rinit lehine bir bulgudur. Spesifik bir alerjenle yapılan nazal provokasyon testinde direnç de %100’ den fazlaartış, 5 den fazla hapşırık ve 0.5 mlden fazla sekresyon artımı pozitif olarak kabuledilmektedir.

 Sonuç olarak; alerjik rinittanısı koymada genellikle öykü ve fizik inceleme yeterlidir. Tedaviye dirençlihastalarda ya da ayırıcı tanı amacıyla bazı durumlarda ileri incelemeler yapmakgerekebilir. 

KBB Hastalıklarında Alerjinin Yeri Nedir?     

Rinosinüzitsıklıkla alerjik rinit ile birliktelik göstermektedir. Rinosinüzit olançocukların %80'ninde alerji hikayesi mevcuttur. Oysa normal popülasyonda buoran %15-20'dir. Kronik rinosinüzitli hastalarda yapılan çalışmalarda %33-57oranında alerjen duyarlılığı bulunması patogenezde alerjinin rol oynadığınıgöstermektedir. Bu çalışmalar alerji ile rinosinüzit arasında direkt bir ilişkiolduğunu gösteremesede, rinosinüzitli hastalarda alerjinin daha sık görüldüğünüortaya koymaktadır. Dolayısıyla özellikle kronik rinosinüzitli hastalardaöyküde alerji varlığı sorgulanmalı, gerekirse deri prik testi veya spesifik IgEtestleri istenmelidir. Alerji saptanan hastalarda tedavi planına eklenecekantialerjik ilaçlar sayesinde tedavide başarı artacaktır.

Epidemiyolojikçalışmalarda Efüzyonlu Kronik Otitis Medialı (EKOM) hastaların %50'sindealerjik rinit olduğu; alerjik rinit hastalarının da yaklaşık %21'inde EKOMolduğu gösterilmiştir. Yapılan bir çalışmada atopik ve nonatopik hastalarınortakulak efüzyonları incelenmiş ve atopik hastalarda belirgin olarak dahafazla sayıda eozinofil, T lenfositler ve interlökin 4 ve 5 hücrelerisaptanmıştır. Östaki tüpünün nazofarinkse açılan ağzı alerjik rinitlihastalarda alerjik inflamatuvar hücreler içermektedir. Bu nedenle alerjikinflamasyon sonucunda mukozal ödem oluşması ve östaki tüpünün fonksiyonununbozulması şaşırtıcı değildir. Alerjik rinit hastalarında özellikle çocuklukçağında, östaki tüpü disfonksiyonu riski alerjik olmayanlara göre dahayüksektir. Östaki tüpü disfonksiyonu sonucunda da hastalarda EKOMgelişmektedir. Özellikle ısrarcı EKOM olgularında alerjik rinitin etiyolojidearaştırılması ve varlığında da tedaviye antialerjiklerin eklenmesi önemlidir. Alerjiile ilişkilendirilen ve üzerinde en çok durulan iç kulak patolojisi Menierehastalığıdır. Endolenfatik kese hem antijen üretme hem de immün stimülasyonakarşı antikor üretme kapasitesine sahiptir. Yapılan çalışmalarda normalpopulasyonda alerji oranı %20' iken Meniere hastalarında kanıtlanmış alerjioranı %41 olarak bulunmuştur. Yine Alerjik rinitli hastalarda uyku bozukluklarıen önemli semptomlardandır. Uykuya dalmada zorluk, uykuda kalamama, sabah başağrıları, gün boyu halsizlik, uykuya meyil ve öğrenme güçlüğü şikayetleri alerjikrinitli hastalarda normal popülasyona oranla daha sık görülmektedir. Uykubozukluğu ve yukarda saydığım semptomların derecesi ile alerjik rinit' in şiddetiarasında korelasyon mevcuttur. 

Alerjik RinitTedavisinde Güncel Gelişmeler Nedir?

 Son yıllarda alt ve üsthava yollarının inflamasyon mekanizmalarının daha iyi aydınlatılması, Alerjikrinit tedavisinde daha gelişmiş stratejilerin kullanılmasına olanaksağlamıştır. Alerjik rinit tedavisi hasta eğitimi, alerjenden korunma,farmakolojik tedavi ve immünoterapiden oluşur.
Farmakolojik tedavinin düzenlenmesindeen önemli faktör etkinlikle birlikte güvenilirliktir. Tedavi seçenekleri ağızdanveya topikal antihistaminikler, ağızdan veya topikal dekonjestanlar, topikalkromonlar, lökotrien antagonistleri, topikal ve nadiren sistemikglukokortikosteroidlerden oluşur.
Alerjik rinit tedavisinde kullanılan en eskiilaçlar ağızdan antihistaminiklerdir. Tedavide kullanılacaksa yeni generasyonantihistaminikler ilk seçenek olarak tercih edilmelidir. ağızdan antihistaminiklerburun kaşıntısı, akıntı ve hapşırık şikayetlerini engellerler ama buruntıkanıklığı semptomunda etkinlikleri minimaldir. Günde tek doz kullanılırlar.
Topikal antihistaminikler, burun kaşıntısı, hapşırık, burun akıntısı vetıkanıklığı giderme de etkilidirler. Günde iki kez uygulanmaları gereklidir.ağızdan antihistaminiklerle eşit oranda etkilidirler.
Topikal kortikosteroidler,Alerjik rinitin tüm semptomlarını kontrol altına almada elimizdeki en güçlüsilahlardır.
Göz semptomları üzerinde de etkilidirler. Etkinlikleri 4-7 saatarasında başlar ama maksimum etkinliğe iki hafta içinde ulaşırlar.
Profilaktikamaçla da kullanılabilirler. Hastanın semptomlarına göre devamlı veya ihtiyaçhalinde de uygulanabilirler. Sistemik emilimleri az olduğu için yan etkileriminimaldir. Bu nedenle uzun süreler güvenle kullanılabilirler. Lökotrienantagonistleri, tüm rinit semptomlarına etkilidirler. Özellikle nazal ödemiazaltırlar. Etkinlikleri antihistaminiklere eşittir. Antihistaminiklerlekombine edilebilirler.
Yapılan çalışmalarda antihistaminik, lökotrienantagonist kombinasyonu ile yapılan tedavilerin bile sadece topikal steroidleyapılan tedaviler kadar etkili olmadığı gösterilmiştir. Özellikle astım ileAlerjik rinit birlikteliğinde tercih edilebilecek bir ilaçtır. Kromonların,etkinlikleri diğer ilaçlara göre daha zayıftır. Etki sürelerinin diğermoleküllere göre daha kısa olması nedeniyle günde dört kez uygulamalarıgereklidir.
Yan etkileri diğer moleküllere göre daha azdır. Bu nedenle daha çokgebelerde tercih edilir. Dekonjestan ilaçlar vazokonstrüksiyon oluşturarak buruntıkanıklığını ortadan kaldırırlar. Alerjik rinit’in diğer semptomların daetkisizdirler. ağızdan ve intranazal formları mevcuttur. ağızdan formları sıklıklaantihistaminiklerle kombine edilmiş preparatlar halinde piyasada mevcuttur.Topikal formların etkinliği ağızdan formlara göre hem daha yüksek hemde yanetkileri daha azdır. İntranazal formların beş-yedi günden uzun kullanımındarhinitis medikamentoza komplikasyonu gelişebilir. Özellikle mevsimsel alerjikrinitlerin akut durumlarında, rahatsız edici ana semptom burun tıkanıklığı ise,topikal steroidlerle kombine edilerek kullanılıp, maksimum beşinci gündekesilerek tedaviye topikal steroidle devam edilebilir. Alerjen spesifikimmünoterapi, medikal tedavi ile semptomların yeterince kontrol altınaalınamadığı, uzun süre medikal tedavide kalmak istemeyen ve medikal tedavininyan etkilerinin ortaya çıktığı hastalarda kullanılabilir. Hastalığın doğalgidişini değiştirebilen tek tedavi yöntemidir. Tedavideki amaç değişen immünyanıt sayesinde alerjene bağlı semptomların ve ilaç kullanımının azaltılmasıyada tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Ciddi psikiyatrik hastalığı, sistemikhastalığı, malignitesi, başka herhangi bir immünolojik hastalığı olanlarda vegebelerde uygulanmaz. Alerjik rinitte konkalara yönelik cerrahi tedavi özelliklemedikal tedaviye cevap vermeyen, burun tıkanıklığı semptomunun ön planda olduğuhastalarda uygulanabilir. Yapılan çalışmalarda konka cerrahisinin buruntıkanıklığı semptomu yanında alerjik rinitin diğer semptomlarında da etkiliolduğu gösterilmiştir.
 

Hastalıktan Korunmak İçin Alabileceğimiz Önlemler Konusunda Bilgi Alabilirmiyiz? 

Alerjikrinitte semptomlara sebep olan, alerjenden kaçınma, Alerjik rinit tedavisininilk bölümüdür. Bununla birlikte, korunma yöntemleri, tek başlarına, çoğu vakadayetersiz kalmaktadır. Ev içi ve dışı alerjen maddelerden özellikle de havadakipolenlerden kaçınmak oldukça güçtür. Ancak havadaki polen sayısıyla solunumyolu alerjisinin belirtileri arasında da anlamlı korelasyon vardır. Klimalar yada hava filtreleri polen sayısını azaltır ancak tamamen ortadan kaldıramaz.Polen alerjisi olan hastalara, mevsiminde yoğunluğun en fazla olduğu 10-16saatleri arasında kapalı ortamda kalmak, araba camlarını kapalı tutmak,geceleri duş yapmak, gözlük kullanmak ve rüzgarlı havalarda dışarı çıkmamakönerilmiştir. Mantar alerjisi olan hastalarlar mümkün oldukça güneş gören vehavalandırması iyi olan evleri tercih etmelidir. Ev içi nem oranını mümkünse%35’in altında tutulmalıdır. Nemi düşürmek için HEPA filtreli klimalar kullanılabilir.
Yer döşemesi olarak halı yerine parke, duvarda da kağıt yerine boya tercihetmeleri uygun olur. Banyo, kiler ve mutfak gibi yerlerin havalandırması iyiyapılmalıdır.  Buzdolaplarında küflenmiş gıdabulundurulmamalıdır.
Çöpler biriktirilmemeli ve çöp kovası sık yıkanmalıdır. Eviçinde mümkün oldukça saksılı bitki bulundurulmamalı, varsa yatak odası dışındatutulmalıdır. Araba klima filtreleri sık aralıklarla değiştirilmelidir.   
Ev içi alerjenlerin yıl boyu süren rinit veastım etyolojisinde önemli rol oynadığı bilinmektedir. En önemli ev içialerjeni ev tozu akarlarıdır. Akarlar nemin %50'den az olduğu ve 60°C dereceninüstündeki sıcaklıkta yok olurlar. Akarların vücut proteinleri ve dışkılarıalerjenik özelliktedir.
Yatak odalarında bulunan yorgan, yastık, halı, kilim veperde başlıca ev akarı kaynaklarıdır. Akarlardan korunmak için yerler mümkünolduğunca boş tutulmalı ve anti-alerjik HEPA filitreli elektrik süpürgeleri ilesık sık temizlenmelidir. Klima ve merkezi ısıtmadan uzak durulmalı, evin ısı venemi azaltılmalıdır. Akar alerjisi olanlar antialerjik yatak takımlarıkullanabilirler.
Çamaşırlar 60°C derecede en az haftada bir yıkanmalıdır. Toztutan koltuk kitap halı gibi eşyalar yatak odasından uzaklaştırılmalıdır. İçidoldurulmuş oyuncaklarda önemli bir akar kaynağıdır. Bu oyuncaklar akarsayısını düşürmek amacıyla geceleri buzdolabında tutulabilir.
Akarasidilaçların etkisi tartışmalıdır.
Hayvansal alerjenlerdenkorunmanın tek yolu ise hayvanı evden uzaklaştırmaktır. Alerji yapan canlıevden uzaklaştırılsa bile altı ay süreyle etkisi devam etmektedir.

 

Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.



Yorumlar

Yorum
?