Probiyotik Beslenme İhtiyacı Nasıl Belirlenir?

Probiyotik; vücudun düzgün çalışabilmesi için uygun olan bakterilerin bağırsaklarda bulunması ve amaca hizmet edebilmesidir. Toplumdaki algıya göre, sadece bağırsak problemi çıktığı zaman probiyotik kaynaklıymış gibi düşünülür. Oysa ki, vücudun anormal işleyişi kaynaklı pek çok hastalığın temelinde probiyotik eksikliği yatar. Bu hastalıklara herkeste bulunan omega 3 eksikliği, D vitamini eksikliği, B12 düşüklüğü de dahildir. Daha büyük düşünmek gerekirse, ateşlenmeler, reflü, alerjiler, iltihabi hastalıkların pek çoğunun sebebi de yine probiyotik eksikliğinden kaynaklıdır.

Tüm hastalıklarda ve vitamin eksikliklerinde ilaçlara başvurmak doğru değildir. Bu geçici bir çözümdür. Mühim olan meselenin temeline inmek ve düzeltmeyi buradan yapmaktır.

Vücudun probiyotik bakımından fakir olmasının en önemli sebebi beslenme bozukluğudur. Geleneksel gıdalardan uzaklaşıp, hazır beslenme, vücudun tüm dengesini alt üst etmektedir. Bu sebeple yapılması gereken ilk şey, beslenme alışkanlıklarını değiştirmektir. Peki insanlar ne yerse probiyotik dengesini sağlamış olur?

Genel olarak geleneksel besinler tüketilirse, probiyotik beslenmenin büyük bir kısmı alınmış diyebiliriz.

Sebzeler daha sık tüketilmelidir. Özellikle; pırasa, bamya, soğan, kereviz,  sarımsak, yer elması probiyotikce zengin sebzelerdir.

Meyve daha çok tüketilmelidir. Özellikle elma ve yarı olmuş muz, meyveler arasında probiyotik açısından en zenginleridir.

Süt ürünleri; yoğurt, peynir, boza, kefir sofralardan eksik olmamalıdır.

Diğer probiyotik zengini besinler ise; şalgam, turşu, tarhana dır.

Bu besinlerin çoğu kolayca ulaşılabilen, ucuz, hatta bir kısmı evde yapılabilir. Bu sebeple sık tüketilmeye, özellikle çocukların beslenmesinde yer vermeye özen gösterilmelidir.